Low-code (Az Kod) platformlar daha çok görsel bir arayüzle tasarlanan ve klasik kodlamadan farklı olarak kısıtlı kodlama ile uygulamalar geliştirmenize olanak sağlayan araçlardır. Bu ortamlar sunduğu hazır araçlar ile birlikte hızlıca uygulamalar geliştirilebilmesiyle popüler hale gelmiştir. Platform kullanıcıları genel olarak bir stüdyo uygulaması ya da tarayıcı penceresi kullanarak tercih ettikleri ürüne göre geliştirmeler sağlamaktadır ve bazı temel işleyişleri açısından birbirinden farklılıkları vardır. Low-code platformaların temel olarak sunduğunu iddia ettiği avantaj hızdır. Görsel bir arayüz ve yapay zeka destekli geliştirme ortamları ile saatlerinizi alabilecek bazı işleri bir kaç dakikada yapabildiğiniz olabilmektedir. Low-code ürünlerin hiç kodlama bilmeyen kişileri hedef aldığı da söylenemez. Zira bu ürünler sıfır kod bilgisine sahip kişiler tarafından kullanılamaz.
Gelelim low-code platformların size katabileceği faydalara. Daha önce de dediğimiz gibi low-code geliştirmenin size sağlayacağı temel fayda hız olacaktır. En azından platformların size vaad ettikleri özellik budur. Tabi ki geliştireceğiniz uygulama ya da özelliğe bağlı olarak kullanacağınız teknolojiyi belirlemekte her zaman fayda var. Kullanıcı yönetimi, CRM, Web form, admin paneli, raporlama vb. gibi uygulamalar için low-code platformlar biçilmiş kaftandır. Bir çoğunda birkaç dakika içinde ekrana datayı getirip grafikler gösterebilir ve sayfaya hangi rollerin erişeceğini sadece listeden seçerek belirleyebilirsiniz.
Low-Code Platformların Avantajları ve Dezavantajları
Birçok low-code platform geliştirme ortamı dışında DevOps ekiplerinin görevlerini kolaylaştırmak için kurulmuş altyapılara sahip. Birbirinden izole development, test, production ve daha fazla ortamlara sahip olabilirken yayınlama süreçlerini bir kaç adımda tamamlayabilme imkanına sahip olabilirsiniz. Üçüncü bir avantaj olarak söylenebilecek diğer bir konu ise insan kaynağı ile alakalı. Low-code platformlarda bir diğer amaç küçük ekiplerle büyük projeleri geliştirmek ve bakım süreçlerini yönetebilmektir. Bazı platformlar bu konuda ciddi anlamda başarı sağlamaktadır. Uygulama havuzunuzun büyüklüğü ve mimarinize göre değişkenlik göstermekle birlikte projeyi geliştiren developerların DevOps işlerini de yürütmesi pekala olasıdır. Günlük hayattan bir örnek verecek olursak bir adet low-code developer bir kurye uygulamasını tek başına geliştirebilir ve bakımı üstelenebilir.
Low-code ürünlerin avantajları olduğu gibi doğal olarak dezavantajları da mevcut. Bu konudaki anahtar kelime özgürlük. Doğası gereği sizi bir kalıba sığdırıp önce sizden aldığı görsel verileri bir araya getirerek arka planla kod yazan bir yazılımın bazı kısıtlamaları da olabiliyor. Üretilen kodun her noktasına istediğiniz ölçüde erişim sağlayamıyorsunuz. Örneğin bir android projesi için AndroidManifest.xml dosyasında değişiklik yapmanız gerektiğinde ciddi sıkıntılar yaşayabilirsiniz. Verdiğimiz örnek belki her platforma uygun bir örnek olmayabilir ancak benzeri problemleri yaşamanız olası. Dezavantajları sayarken bu platformu kullanan kişilerin aklına eminim tasarımla ilgili yaşanan sorunlar ilk sıralarda geliyordur. Bazı platformlar size tasarımla ilgili renk, font büyüklüğü gibi basit değişiklikler dışında size imkan vermezken bazırları tüm tasarıma dokunabileceğinizi iddia etmektedir. Ancak vaadedildiği gibi tamamen özgür olmadığınızı anlayabiliyorsunuz. Bazı durumlarda ise teorik olarak mümkün olan tüm değişiklikler size low-code platformların doğasının dışında ekstra bir iş yükü bindirmesi sebebiyle uzak durulabiliyor.
Bu platformları kullanırken eğer size sunulan tasarım ögeleriyle memnunsanız bir problem yaşamayacaksınız ancak özgün tasarımlarınızı uygulamaya giydirmek noktasında platformdan platforma değişiklik gösterecek problemlerle karşılaşacaksınızdır. En can alıcı noktalardan birisi ise lisans sorunları. Platformu denediniz ve çok beğendiniz şimdi hemen bir uygulama geliştirelim dediniz ve birçoğunun sunduğu ücretsiz bir ortam ya da deneme sürümünü başlattınız. Artık her şey tamam deyip bizim lisans almamız gerekli dediğinizde karşınıza ciddi maliyetler ya da size uymayan lisans seçenekleri çıkabiliyor. Lisanslı ürünlerin bir diğer getirdiği sonuç ise artık ilgili ürün sağlayıcıya bağlı kalma durumu. Bu tarz bir ürünü kullanmak tamamen sizin stratejik bir kararınız olacak ve ilerisini düşünmek önemli. Bu yüzden low-code platform kullanmaya başlamadan önce planlamanın doğru yapılması şart.
Low-Code Platformları Nasıl Değerlendirmeliyiz?
Özet olarak her ürünün avantajları ve dezavantajları olduğu gibi low-code platformlarının da aynı şekilde size artıları ve eksileri olacaktır. Low-code platformlara ilgiliniz varsa öncelikle ihtiyaçlarınızı belirlemek ilk adım olmalı. İhtiyaçlarınızın ardından elinizdeki imkanları da değerlendirmenin faydası olacaktır. Farklı low-code platformları değerlendirme aşamasındaysanız her birinin özelliklerini karşılaştırırken elinizdeki ve erişilebilecek insan kaynaklarını göz önüne almalısınız. Bir çok freelancer sitesinde araştırma yaparak hangi platformlarda daha fazla ek kaynak sağlayabileceğinizi tespit edebilirsiniz. Low-code platformları her anlamda yüceltmek sizi yanlış kararlara sürükleyebileceği gibi, her şekilde olumsuz eleştirmek de sizi bazı fırsatları yakalamanızdan alıkoyabilir. Bu tarz karar aşamalarında farklı platformlarda tecrübe sahibi olmuş danışmanlardan da destek alabilirsiniz. Şahsi bir kanaat olarak bu tarz bir karar aşamasının uzun tutulması size sonrasında çok daha fazla zaman olarak geri dönecektir.
Low-Code platformlarıyla daha fazla bilgi almak için northsoft.co ile iletişime geçebilirsiniz.
Geri bildirim: Responsive Tasarımın Avantajları Nelerdir? - Northsoft
Geri bildirim: OutSystems Nedir? - Northsoft
Geri bildirim: Low-Code Platformların Yükselişi - Northsoft
Geri bildirim: Mendix Nedir? - Northsoft
Geri bildirim: 5 Adımda OutSystems Öğrenmek - Northsoft